İşte yine yeniden küçük bedenli kocaman yürekli öğrencilerimle bir çalışma günüden izlenimler .Hepimiz bu dünya deneyiminde dünyaya gelmeden önce anne babalarımızın heyecanla beklenen bebekleriyken yuvamızda annemizin karnında duyduğumuz en çok şey ‘sağlıklı doğsun başka bir şey istemiyorum.’kelimelerinden oluşan kısa ama manası çok uzun cümledir.
Büyük bir heyecanla gidilen doktordan duymaktan korktuğumuz bebeğin sağlıksız olduğunu belirten kelimelerin bir araya geldiği cümledir .Eğer bir problem yoksa sevinç içinde doktordan çıkışta ilk kalp atışı, ilk parmakları görüş ,daha bir tomurcukken kime benzediğini söyleyen espriler herkesle paylaşılır heyecan dolu cümleler ,hızlı atan kalpler, yüzde kulaklara varan ifadeler ,her şey ama her şey tamamdır .
Ya bir de doğduktan sonra yada doğmadan önce fiziksel sağlık problemi ortaya çıkarsa…İşte beklenmedik anda karşılaşılan bu durum anne babanın ve aile bireylerinin en zor anı ,kabullenme süreci çözüm süreci derken yeni bir hayata yeni bir bakışa yeni bir programa ihtiyaç duyulan zaman dilimleri .
Engelin adı ne olursa olsun anne babanın ilk aklına gelen ”BEN ” ”YOK ”ken çocuğuma ne olacak ?Toplum tarafın hala garipsenen , yaşam şartları özgürleştirlmeyen nasıl olsa benim problemim değil ,nasıl olsa benim çocuğum değil diye önemsenmeyen bu bireyler yarını endişe ile bekler duruma geliyor .Hepimizin bildiği klişe kelimeler ve cümlelerle konuyu uzatmak değil biraz empati ile yürekleriniz dokunmak istiyorum ve bu yüzden bugün sizlerle öğrencilerimizle yaptığımız çalışmayı olduğu gibi aktarmaya çalışacağım .
Günaydınnnnn çocuklar hepimiz bugünde dersimize derin bir nefes alarak sağlıkla uyandığımız ve nefes alabildiğimiz için bedenimize ruhumuza inancimıza teşekkür ederek onu ve kendimizi onurlandırarak başlıyoruz(bu arada çocukların en severek yaptıkları şey kalplerine dokunarak bedenlerine onu sevgi ile beslediklerini bu sevginin kendilerine ve başkalarına yansımasına izin verdiklerini söyledikleri an yüzlerindeki ifadeleri görmenizi isterim :)))) harika ve tarifsiz muhteşem saf sevgi akışı )
Ve bugün sizlerle bir çocuğun hikayesine gideceğiz ama önce üç gruba ayrılacağız bu grup hikayenin mutlu ,bu grup öfkeli ,bu grup ise çözümcü tarafı olacak .
Hikayemiz başlar …
Yine çalan saatin alarmı ile birlikte yatağımdan fırladım . Yatağım ortasına doğrulup anneminde çalan saatimi duyup odama gelmesini bekliyordum .Bugün hava gerçekten çok güzel olmalıydı çünkü odamda pencereden gelen güneşin varlığını hissettiren bir sıcaklık yatağıma vuruyor ve beni ısıtıyordu . Odamı yeni almıştık .Kocaman bir yatağım yumuşacık yastıklarım ve bir sürü müzik aletlerim vardı .Anneme anlatmıştım duvarlarım gökyüzü gibi olmalı ,yerlerde çimen gibi yumuşacık bastığımda ayaklarım içinde kaybolmalı :)yatağım pencereden gelen sıcaklığı ayaklarıma bedenime yansıtacak şekilde camın önünde olmalı .uyandığımda dışardan gelen sesler odama dolmalıydı bende biraz davuluma vurarak ,biraz çıngırak çalarak ,biraz kendim söyleyerek eşlik edebilmeliydim.
(Gözlerimiz kapalı hepimiz o odadayız hepimiz çocukla bütünleşmiş ve yüzlerimizde odaya gelen sıcaklığı hisseden bir tebessüm )
_Haydi bakalım uyanma vakti yüzümüzü yıkayalım ve üstümüze giyecek birşeyler ayarlayalım .
_Günaydın annecim b ugün hava nasıl dışarda ?
_Gayet güzel sıcak bir gün
_Dışarı çıkmak için güzel bir gün o zamanBugün elbiselerimi ben seçebilirmiyim .
_Elbette tatlım
_Güneş gibi gömleğim gökyüzü gibi pantolonum güzel olur diye düşündüm .Belki bugün o cok sevdiğim kar gibi ayakkabılarımı giyerim
Annemle birlikte karar verdiğim gibi gökyüzünü güneşi ve karı bir araya toplamıştım .Gerçekten bunları üstüme giyebilirmiydim acaba .Sonsuz gökyüzünü sımsıcacık bir gömleği kardan bir ayakkabıyı :)))(tüm çocuklarda büyük bir başarının hazzı yüzlerde )
Ve dışardayız koşmak delice koşmak istiyorum kardan ayakkabılarımı çıkartıp o çimenlere basmak .Yemyeşil çimenlere basmak ve basıyordum da ıslak çimenler ayaklarımın altındaydı toprak vardı bir de kahverengiymiş ağaç gövdeleri gibi ,birde papatyalar varmış etrafımda çimen rengine karışmış kar ile güneşin kardeşliği gibiymiş ..Annem öyle söylüyordu . Bu güzelliklerin rengi varmış güneşin sıcağı sarı demek benim için ,ağacın gövdesi kahve rengi , yukarısı maviymiş adı gökyüzü ,ayaklarımın altı yumuşak ve toprak içinde mis kokulu kısalı uzunlu ot larsa yeşilmiş çimenmiş adı .Biraz daha uzaklarda çocuk sesleri geliyor kulağıma belki de benim yaşımdalar ama kimse yanımda değil uzaktalar (yüzler deki ifade deişiyor) sanırım KÖREBE oynuyorlar .Aslında annem anlatmıştı gözlerine bir bant bağlayıp etrafındaki kendine yanaşan arkadaşlarını yakalamaya çalşıyorlarmış .Aslında bunu en güzel ben oynarım nasıl olsa görmüyorum !!!Neden benim yanıma gelmiyorlar neden benimle oynamıyorlar ?(Yüzlerdeki o karışık ifadeler anlatılmaz ne yapacaklarını ne düşüneceklerini bilemiyen ifadeler )
Evetttttt çocuklar şimdi mutlu grubumuz cevap veriyor sen olsaydın ne yapardın ?
_Ben olsaydım çocuklara gidip benide oynatın derdim .
_Ben olsaydım annemle birlikte körebe oynardım .
_Ben olsaydım ağacın altına oturur çıngırak çalardım ve onların dikkatini çekerdim
_Ben olsaydım onlara şarkı söylerdim çimenlerde koşalım derdim ..
Küçücük ve sorgulayamayan yüreklerde ki mutluluk sözleri olduğumuz durumu mutluluğa çevirecek çare arayışlarımıza karşılık veriyor ..
Öfkeli grubumuz
_Ben olsaydım o çocukları hortumla ıslatırdım
_Ben olsam anneme kızardım o çocukların orada oynamasına izin veriyor diye
_Ben olsam odamdan birdaha dışarı çıkmazdım neden mutsuz olayım çocukları duydukça
_Ben olsam annemle hepsinin gözlerini bağlar ve benim gibi olmalarını sağlardım
Öfkeli grubumuzda inanılmaz senaryolarda vardı artık onları başka zaman anlatırım 🙂
ve son olarak çözüm grubumuz
Bu yaşta böyle bir çözüm üretebilen öğrencilerim olduğu ve bu sevgiyi gerçekten onlara aktarmayı başarabildiğimiz için hepsini ayrıca kucaklıyorum.
BEN olsaydım gözlerim görmezse bile bana her şeyi kendi gözlerinden anlatan bir annem olduğu için şükür edip anneme sarılır teşekkür ederdim . .
BEN olsaydım görmesem bile dokunabildiğim ve yürüyebildiğim ,koşabildiğim için teşekkür ederdim.
BEN olsaydım çocuklara kör bir çocuğa nasıl yardım edebileceğini anlatırdım ..
diyerek o günkü dersimizi bitirdik . VE bugün sabah bana söyledikleri ilk şey
_Öğretmenim akşam yatmadan düşündüm kör olsaydım nasıl olurdu gözlerimi kapatıp oturma odasına gitmeye çalıştım kapıya çarptım ve düştüm ve görebilmenin ne kadar önemli olduğunu anladım .
_Öğretmenim bende aynı şekilde yemek yerken gözlerimi kapadım yemeği üzerime döktüm annem de kızdı .Anneme anlattım sınıfta olanları bana sarıldı ve ağladı .
Daha bir sürü deneyimler var paylaşılabilecek ama önemli olan bu yaşta çocuklarımızdan başlayarak kendimizde ve onlarda farkındalıklar yaratıp çözümler bulabilmelerine yardım edebilmek. ENGELLERİ ORTADAN KALDIRMAK için elimizdeki fırsatlardan harikalar yaratabilmek .Engelli çocuk yada bireylere hayatı kolaylaştırabilmek ve onlarla dayanışma halinde kalabilmeyi başarmalarını sağlamak .Bunun oluşumuna tek ENGEL’SİZ’SİNİZ.

Bir Cevap Yazın